Пропускане към основното съдържание

Bulgarlar Yusufov'u öldürdü mu?

Kaşıkçı olayı akıllara 1985’deki ‘Bulgar casus krizini’ getirdi

Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğu’na girmesinin ardından sır olmasının yankıları sürerken, yaşanan durum 1985 yılında Bulgaristan İstanbul Konsolosluğu’da yaşanan casus Ali Yusufov skandalını akıllara getirdi. Günlerce, “Öldürüldü” diye yazılan Bulgar casus, basın mensuplarının da takip ettiği araçla ülkesine götürülmüştü.

 

Türkiye ve dünyada Suudi Arabistanlı Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ortadan kaybolmasının yankıları sürüyor. Emniyet yetkililerinin ülkesinin başkonsolosluğuna girmesinin ardından çıktığını tespit edemediği Kaşıkçı ile ilgili çeşitli iddialar ortaya atılıyor.
Emniyet'ten bazı yetkililerin öldürülmüş olabileceğini değerlendirdiği Kaşıkçı olayıyla ilgili aynı günde Suudi Arabistan'dan gelen ve aralarında Suudi adli tıp uzmanının da bulunduğu heyet şüpheleri üzerinde bulunduruyor.
En kuvvetli iddia heyetten gelenlerin Cemal Kaşıkçı'yı öldürdüğü ya da kaçırdığı yönünde. Olayla ilgili sır perdesinin aydınlatılması için Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve İstanbul Emniyeti çalışmalarını sürdürürken yaşanan durum 1985 Bulgaristan'ın İstanbul Konsolosluğu'nda yaşanan olayı akıllara getirdi. Nisan Ayı'nın ilk günlerinde yaşanan o olay iki ülke arasında krize dönüşmüştü.




CASUSU MİT BELİRLEDİ

Bulgar zulmünden kaçak Türklerin yoğun olarak iltica talep ettiği 33 yıl önce, Bulgar Casus Marinov Oliyanov, 6 Mart 1985'te Türkiye'nin Viyana  Başkonsolosluğu'na giderek “Ali Yusufov” sahte kimlikle iltica talebinde bulundu.  Bulgar casus 20 Mar'ta Türkiye'ye gelerek ülkesinin konsolosluğunda basın açıklaması yaptı. İltica talebi üzerine Acıbadem'deki mülteci kampına yerleştirilen Bulgar casusunun gerçek kimliği MİT'in ( Milli İstihbarat Teşkilatı) yaptığı çalışmayla ortaya çıkmıştı.
Gerçek kimliği sonradan ortaya çıkan ve kayıtlara “ Ali Yusufov Vakası” olarak geçen olayda, 3 Nisan'da Bulgar Konsolosluğu'na kaçan şüphelinin güvenlik güçlerine teslim edilmesi istenmişti. Ancak Türk makamlarına teslim edilmeyen casus, Türk medyasının kabul edilmediği bir basın açıklamasında yeniden kameraların karşısına geçmişti. Yaptığı açıklamalarda ise Türk güvenlik güçlerinin kendisine işkence yaptığını belirtmişti.

ASİTLE ÇÜRÜTÜLDÜ İDDİALARI
Günlerce konsoloslukta kalan casusun için, polis ekipleri konsolosluğun çevresini bariyerlerle çembere almıştı. Günlerce dışarıya çıkmayan Yusufov'un öldürüldüğü iddia edilmişti. Hatta konsolosluğa giren araçların bazılarında asit bulunduğu ve Bulgar casusun cesedinin asitte eritilerek yok edildiği yazılmıştı. Köşe yazılarında ise güvenlik güçlerinin yetkisi tartışılmıştı.

DİPLOMATİK ARAÇLA ÜLKESİNE DÖNDÜ
Krize dönen olayda Yusufov sahte kimliğini kullanan Bulgar casus için diplomatik pasaport çıkarıldığı ortaya çıkmıştı. Sağ olduğu ortaya çıkan Bulgar casus; MİT, Emniyet ve gazetecilerin takip ettiği diplomatik bir araçla Edirne üzerinden ülkesine dönmüştü.



 

Коментари

Популярни публикации от този блог

Bulgaristan'dan zorunlu göç

Bulgaristan'da 45 yıl iktidarda kalan komünist rejimin ülkedeki Türk ve diğer Müslümanlara uyguladığı asimilasyon kampanyasının üzerinden 30 yıl geçti.      Bulgaristan'da 1944-1989 yıllarında iktidarda kalan komünist rejimin ülkedeki Türk ve diğer Müslümanlara uyguladığı asimilasyon kampanyasının yol açtığı zorunlu göçün üzerinden 30 yıl geçti. Eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin (SSCB) desteğiyle 1944'te hükümeti devirerek yönetimi ele geçiren Bulgaristan Komünist Partisi (BKP), iktidarda kaldığı 45 yıllık dönemin son yıllarında ülkedeki Türk ve diğer Müslümanları asimile etmeye çalıştı. Tek milletli bir devlet yaratma çabasındaki komünistler ibadet yasağı getirdi, Türk ve Müslümanların isimlerini değiştirdi. "Bulgarlaştırma" girişimleri sonucu 1985 sonuna dek 310 bin kişinin isimleri değiştirildi. Ülkede asimilasyon kampanyasına karşı Müslümanların direnişinde 24 kişi hayatını kaybetti. Cebel şehri civarında başlayan direniş, tüm ü

Ахмед Доган купи ТЕЦ "Варна"

Около пет години преди да се оттегли от активната политика, лидерът на ДПС Ахмед Доган беше казал: "Аз съм инструментът във властта, който разпределя порциите на фирмите в държавата." Сега, пет години след покушението срещу него, почетният председател на движението се превръща във фактора, от който зависи да има ток за всички потребители, ако има недостиг. Новата роля идва през ТЕЦ "Варна", на който Доган вече е мажоритарен собственик. Неработещата от три години централа беше купена преди по-малко от година от семейството на близкия до ДПС бивш транспортен министър Данаил Папазов, който я рестартира с многомилионни държавни подаръци през т.нар. студен резерв. С договори от 7 август синът и дъщерята на Папазов са продали на Ахмед Доган общо 70% от семейната транспортна компания "Сигда", през която беше придобита ТЕЦ "Варна", за поне 48.5 млн. евро от опитващата се да излезе от България CEZ. Така политикът, произнесъл откровената ф

Bulgaristan’dan Türkiye’ye Göçler

Osmanlı devleti zamanında Bulgaristan’ın hemen her yerinde Türkler çoğunluktaydı. 93 harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşından sonra bütün Balkanlar, Rumeli ve özellikle Bulgaristan’dan yüz binlerce Türk çok zor şartlarda Türkiye’ye göçtü. Bu sebepten Balkanlar ve Rumeli’nin bazı bölgelerinde hiç Türk kalmadığı gibi pek çok yerlerde de azınlık durumuna düştüler. Göç Tarihleri I. 1877-1878 Göçü Bulgaristan'dan ilk büyük Türk göçü, “ 93 Muhacereti ” olmuştur. Yani 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında görülen bozgun göçü. Bu göç, Bulgaristan'ın kuruluş günlerine rastlamış ve yedi ay kadar süren 1877-1878 savaşında bir milyon kadar Rumeli Türkü göçe zorlanmıştır. Hukuki antlaşmalar yapılmadan göçe zorlanan yüz binlerce Türkün geride bıraktıkları mallar, mülkler Bulgarlarca yağma edildi. Bulgar ve Rus tarihçileri bu büyük gasp olayını uzun zaman gizlediler. 1953'te Bulgar devletinin 75. yıl dönümünde bu konuda yayın yapmaya ve bir “ toprak i

Етикети

Показване на още